top of page

VEGAKOMÜNİZM

  • Yazarın fotoğrafı: Abdullah Yılmaz
    Abdullah Yılmaz
  • 6 Eki 2024
  • 2 dakikada okunur

Dün elime bir dergi geçti. Birkaç kişi ekoloji üzerin yazmış durmuş. Kırk dereden su getirmişler. Aslında bunca suyu kırk dereden taşımalarına gerek yok. Bir dereden taşısalar her sorun çözülecek. İkiyüz sene önceki sanayi devrimiyle ekolojinin bozulması büyük oranda ortadan kalkacak. Velâkin bu bizim adına aydın, entelektüel, ya da her ne derlerse desinler bu kişiler sapla samanı birbirine karıştırarak kişilerin de beynini bulandırıyorlar.

Bu kafa karışıklığını bilerek yaptıklarını sanmıyorum. O konuda netim çünkü bu bir dünyaya bakış açısıdır. Sosyalizmi hayatında ilk kez duyan kişiye nasıl ki öcü gibi ya da hakkında hiçbir fikri olmadığı için mesafeli duruyorsa, ekolojiyi de anlamanın, ya da çözümünün nerede olduğunu bilememenin şekli aynıdır.

Çat pat bir şeyler biliyorlar ama asıl sorunun nasıl çözüleceğinin, insanlığın ve doğanın nasıl kurtulacağının bilincine henüz varamamışlar. Aslında bilinçleri bir çorak toprak misali harap vaziyettedir ekolojiyi de, sosyalizmi de, bilmem neyi neyi savunanların tamamı.

Doğayı ve evreni, hatta fazla uzağa gitmeye gerek yok, evrimi insan gibi anlayamamalarının neticesinden kaynaklı bu dünyanın harap olduğunu bilememektedirler. Evrimi düzgün vaziyette anlasalar, doğanın nasıl var olduğunu ve ürediğini anlasalar her şeyin çözüleceğinin anahtarını ellerine alacaklar ama bilmiyorlar. Yabancı bir felsefeci ya da sosyal bilimci demiş ki birinci doğa, ikinci doğayı doğurdu. Birisi de demiş ki; üçüncü doğa da ikinci doğanın içinden çıkmıştır. Yarın bir başkası çıkıp diyecek ki cilalı laflarla, vay efendim biz dördüncü doğayız. Tıpkı bu kuşak olayında olduğu gibi sınıflandıracaklar.

Bir şey çok net bilinmelidir. Din dediğimiz şey, insan denen hayvanı doğayla ters köşeye yatırmıştır. Din olgusu olmasaydı belki doğa bu kadar üst boyutta tahrip olmazdı.

İnsanı-hayvanını anlayamamanın neticesinde, sadece insan-hayvanın yörüngesinden dünyaya ve doğaya baktıkları anlaşılıyor. İnsan-hayvanı anlasalar, sadece insan-hayvanın yörüngesinden değil, bizzat doğanın kendi yörüngesinden doğaya bakarlardı.

Gezegenimizi yorumlarken, kör gözüne parmağım misalinde olduğu gibi, körün gözüne girecek olan ya da batırılacak olan parmağın insan-hayvan görmez, dünyanın atmosferinin katmanlarından söz ederek laf salatasıyla insan-hayvanının gerçek sorununu görmesini engeller.

 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
YÜRÜYEN MEZARLIKLAR!

Yürüyen mezarlıklar denince ilk akla gelen insan cesedi oluyor. Ceset, mezarlıkta olması gereken bir şeydir. Çünkü insan denen bu...

 
 
SÖYLEYECEK SÖZ BULAMIYORUM!

Bir tek. Bir tek dedim değil mi? Bir tek. Yeryüzünde bir tek insan diye adlandırılan canlı yaşamıyor. Yeryüzünde binlerce canlı yaşıyor....

 
 
bottom of page