ŞİMDİ BANA KIZANLAR OLABİLİR Mİ ACABA?

Nasıl bir yazı yazarsam yazayım, hep bir şeylerin eksik kaldığını, söyleyemediğimi ya da o an söylemediğimi sonradan görüyorum. Mesela toprağı için mücadele eden köylüleri destekleyen gruplar ne yazık ki iş hayvan haklarına geldiği zaman kılını kıpırdatmıyor. Devlet bir ormandan ağaç keseceği zaman yer yerinden oynuyor, ama sokaktaki hayvanları devlet torlayıp toplayıp ölüm kamplarına ya da hayvan mahpushanelerine tıktığı zaman, o ağaç için canını dişine alan kişi maalesef hayvan için aynı şeyi yapmıyor. Maden aramalarında ayaklanan halk, hayvanların kelleleri koparılınca, tekmelenenince, tecavüze uğrayınca ve hunharca soykırıma gidince seslerini çıkarmıyorlar.

Altın aramalarında ülke ayağa kalkıyor ama sizden medet uman, ağlayan, yalvaran hayvanların gözlerine baka baka arkanızı dönüp gidiyorsunuz ve kılınız kıpırdamıyor. Demek canları yanan, yalvaran ve acı çeken, korkudan tir tir titreyen hayvanlar bu insanların umurunda değil. Yerin altında çıkacak maden için canlarını verenler, can çekişen ve haykıran, gözyaşı döken insan dışı hayvanlara acımıyorlar.

Bu da demek oluyor ki, şu ana kadar hayvanı ve doğayı merkeze almayan bütün eylemler ve eylemlere iştirak edenler hayvan dostu değil, insan merkezcilerdir. Yani türcüler.

Aslına bakarsan ülkemizde bazı ilerici görünen ideolojiler özünde ilerici değil, o neo faşim dedikleri şeyi içinde barındıran unsurlardırlar. Ya da neo faşizm demeyelim de, aydın faşizmi diyelim. Hayvan haklarını göğsünde taşımayan hiçbir hareket aydın hareket değildir. İnsan merkezci olan tüm oluşum ve düşünceler faşist akımlardır.

Hayvan haklarına duyarlı bakmayan, kendini aydın diye tanımlayanların aslında birer aydın faşist olduklarını anlamaları bayağı zaman alacaktır.